Yolcu-luk

Berkay Varol
3 min readOct 19, 2022

--

Yol beni eskisi kadar düşündürtmüyor. Hala eskisi gibi akıp gidiyor. Eskisi gibi düşündürtmüyor.

Eskiden bir nebze olsun “pencereden dışarı izlemek" güzellemesi yapabiliyordum. Şimdi kıblemin hangi yön olduğu önemsiz yollarda, yıldızların değil tabelaların yollara rehberlik ettiği bir çağda, kılavuz kargalardan değil online sitelerden yanlış bilet keserken düşünemiyorum dışarıyı izlemeyi. Kümülatif zaman kollektif yolculuklara gebe bir insanlık ve ben onlardan biriyim.

Boş tarlalar, gece karanlığı, tren rayları, surata vuran sert rüzgarlar, dinlenme tesisleri veya istasyonlar, sigara içmeye ve gaz çıkartmaya çıkan otobüs arkasındaki kalabalık, leş gibi tadı olan çaylar, nerede satıldığını asla tahayyül edemeyeceğimiz ikramlıklar, güneş vurmasına rağmen çekilmeyen perdeler, koltukların kafa yasladığımız kısmındaki cırt cırtlı örtüler, pandemiden önce bozuk kulaklıklar vardı; kolçaklarda özenle sarılmış ve aslı aynı özenle sarılamayan… gülücükler saçmak, yanında olmak, yaşlar silmek, baş okşamak, moral vermek; peşinde birileri, cenaze endişesi, küçük borçlar, kaçış paraları, kızarmış yüzler, aileye küsler, telefon açmaya korkanlar, telefonu dahi olmayanlar. Tek bir ekran, aynı dandik filmler, zevklere ve renklere nazik küfürler edermiş gibi seçilip her şeyin en düşük kategorisine göre izleniyor.

Bazen her milletten, bazen tek köyden, bazen muhit dolu bazen tribün, bazen kan davasına bazen düğün dernek, bazen çocuk sevmeye bazen aile sevindirmeye, bazen tanışmaya bazen son kez vedalaşmaya ama her zaman tren raylarıyla, otoban çizgileriyle, denizdeki köpükle, buluttaki yağmurla, göç eden kuşlarla, boş sazlıklarla ve tarlalarla geçip gidiyor tepelerde görünen rüzgâr güllerinin yolları.

Anonslar ve muavinler bölüyor rahatsız uykuları, yol için alınmış yastıklar düşüyor omuzlardan. Aralıksız müzik dinleyenler ve çok havalı marka eşofman giyenler aynı anda iniyor vapurdan. Komiktir ki komik komünitesinden bir adam atladı aynı vapurdan, rüzgâra tabii, hayata kinli, YouTube linkli. Her çocuk düşünüyor “ya batarsak, ya düşersek, ya patlarsak".
Türbülans fark ettiriyor mu uçak çoraplarının çok da elzem olmadığını ya da intihar bombacıları uçakta giyilen o incecik terlikler olmadan uçamazlar mı? Kondüktörler sıkılır mı işinden bir yazar kadar? Vâsiler tahmin ediyor mu boktan hayatlarının ardından, vasiyetleri yenecek karı kız, alkol, kumar, şans oyunu ve gazino minvalinde seyahatlerde? Küçük çocuklar ne anlar yolda YouTube izlerken bağıra bağıra eşlik etmekten, ailesi film izlerken ağlamaktan?

Geceleri sesleri yankılanan, sokak ve oda duvarlarını inleten tren sesleri, 1825’ten bugün saat 23:29’a kadar, kaç hayalperestin uykusunu en güzel yerinde böldü de yazılacak kitaplardan mahrum kaldık, şarkılardan aciz bırakıldık, tablolara mağrur baktık, siyasete atılmadık; değil devri haftayı bile değiştiremedik. Kaç “korkaktemenninin altında kusmalı vapur yolculuklarının etkisi vardır? Kalp krizini “ecel” saymak havayolu şirketlerince caiz midir? Kaç peygamber develeri karartan yürüttü Arap coğrafyasında? Ruhban sınıf fatalistlerin cinayetlerini döktükleri denizde küçük çocukların su topu oynaması ironik midir yoksa bilinmeyen bir gelecekte(!) kronik mıdır? İç ve dış hatlarda içi dışına çıkana dek kusmuş ölüler ve kirli tren tuvaletine oturamayan pembe götlerin kaçı aynı partiye oy verdi parti temsilcisi değişmişken?
Aysun Kayacı naifliğinde sempatiler duyduğum kırsal yolculuklarım, dağ bayır oksijen dolu yayan yolculuklarım, oturduğu koltuktan götü kalkmayan vapur yolculuklarım, bir kahve içelim diye çıkıp trafik ve kalabalık içinde radyo içinde geçen araba yolculuklarım; akbil, şikayet, şoför kavgası ve bayılmalarla dolu şehir içi otobüs yolculuklarım, sinyal güncellemesi için dakikalarca vagonlarca bekletildiğim hızlı ve yavaş raylı yolculuklarım, pasif agresif öfkelere yuva öksürüklerle dolu pandemi yolculuklarım; düşündürtmüyor artık beni.

Bu kadar insanla aynı anda gidilen tüm güzergahlar çürüyen bir dünya hakkındaki tek hakikati hatırlatıyor. İyisi kötüsü, kısası uzunu, bollukla yoklukla …. Herkes aynı, herkes tek, herkes yalnızca bir ömür yaşar.

--

--

Berkay Varol

Seçim arabası müzikleri dolu kafamla dünyayı anlamaya çalışıyorum, perişanım.